Ayvansaray'ın Gizemleri II, Rana DEMİRİZ
Rana DEMİRİZ
2 Temmuz 2021

Ayvansaray'ın Gizemleri II

Ayvansaray'ın Gizemleri II

Ayvansaray’ı keşfetmeye devam ediyoruz. Burası yüzlerce yıl inanışların iç içe geçtiği bir yer. Camiler var, sinagog var, kiliseler var. Bugün hep beraber bu dokuyu keşfedeceğiz.

Önce Eğrikapı Panayia Suda Kilisesi’nden başlıyoruz. Ayvansaray bölgesi Bizans döneminden beri ayazmalarıyla meşhur bir semt. İstanbul’da hep su sıkıntısı vardı. Bu yüzden sur içinde su kaynakları olan kiliseler el üstünde tutulmuşlardı diyebiliriz. Bu ayazmaların bir takım hastalıklara iyi geldiğine inanılıyor, sadece Hristiyan halk tarafından değil aynı zamanda Müslüman halk tarafından da ziyaret ediliyordu. Mesela Balat’taki Meryem Ana (Blaherna) Ayazması’nın da göz hastalıkların, menenjite ve kekemeliğe iyi geldiğine inanılırken; şimdi önünde durduğumuz Eğrikapı’daki Panayia Suda Kilisesi’nin altında bulunan ayazmanın ise akıl hastalıklarını iyileştirdiğine inanılıyordu.

            Buradan Kasturya Sinagogu kalıntılarına ilerliyoruz. Makedonya'nın Kastoria kentinden dönemin din bilgini Matatya Tamar öncülüğünde bu bölgeye yerleşen Yahudiler tarafından kurulmuş. Yani Fatih Sultan Mehmed döneminden beri burada varlığını sürdüren Yahudi halkın önemli bir mirasıydı bu sinagog. Zaman içinde pek çok talihsizlikler gelmiş sinagogun başına. 1930’larda önemli bir restorasyon geçirmiş ve 1970'lere kadar buradaki cemaat varlığını sürdürmüş. 70’lerdeki olaylardan sonra cemaat buradan taşınmış ve yapı 1990’larda Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne defnedilmiş. Geçtiğimiz günlerde maalesef ateş yakanlar tarafından kapısı yakılmış, izleri görülebiliyor.

Ebu Şeybe el-Hudri Hazretlerinin türbesinin bulunduğu Toklu İbrahim Dede Mescidi’ne yürüyoruz. Ebu Şeybe, 85-90 yaşlarında Eyüp Ensari ile birlikte İstanbul kuşatmasına gelmiş. Toklu Dede ise rivayete göre İstanbul’un fethinden sonra buranın türbedarlığını yapmak istemiş çünkü fetih esnasında buraya gökten inen bir nur görmüş. Burada bulunan, Azize Tekla için yapılan manastırın bir parçası olduğuna inanılan, Bizans şapelini mescide çevirmiş. Kendisi vefat edince de buraya defnedilmiş. Bu küçük kilisenin planı yakınlardaki Kariye’nin küçültülmüş modeline benziyormuş. Türbenin etrafı surlarla çevrilidir. Tabii mescid yangınlar geçirmiş, etrafına beton ev inşaatları olmuş ve son olarak cami parselinin üzerine otel ve villalar yapılmış bugün.

            Hemen yakınındaki Atik Mustafa Paşa Camisine geçiyoruz. Burası da II. Bayezid döneminde kiliseden dönüştürülmüş bir cami. Toklu Dede Mescidinin kökeni için söylenenler burası için de söyleniyor yani Azize Tekla Kilisesi’nin burası olduğu söyleniyor. Madem Azize Tekla adı bu bölge için epey tartışmalı; onun da hikayesini anlatalım: Azize Tekla, Hıristiyanlığın ilk zamanlarının önemli kadın figürlerinden. Havari Pavlus’u dinledikten sonra onun peşinden gittiği aktarılır. Tekla, o dönemde inancı nedeniyle pek çok kez ölüm cezasına çarptırılır kadın olduğu için de yok edilmek istenir. Fakat bu cezalardan mucizevi şekilde kurtulur. Pavlus’un ölümü sonrası Silifke’ye yerleşen Tekla, burada bir mağarada yaşamını yitirir. Bu mağara hac merkezi olmuş. Silifke’ye yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Ona ithaf edilerek yaptırılan manastırın kesin yeri belli olmasa da Ayvansaray’da olduğu kesin. Belki toprağın altında bir yerlerde hala izleri duruyordur. Tıpkı toprak altında kalan pek çok sır ve anı gibi...

            Ayvansaray gezimizi Hatice Sultan’ı anarak bitirelim. Kendisi IV. Mehmed’in kızı. Doğum tarihi kesin olarak bilinmese de 1660’lardan, 1743 yılının ortalarına dek, yani 80 yıla yakın bir ömür sürüyor ve tam 6 padişah görüyor. Hadice Sultan’ın İstanbul’daki varlığını en fazla hissettirdiği yer Ayvansaray’dı. Buradaki yaşamı Mustafa Paşa ile evliliğiyle başladı. Burada bulunan büyük yalısı, hanedanın İstanbul ve Edirne sarayları arasında gidiş gelişlerinde bir uğrak yeri olmuş. Onun buradaki varlığıyla bir anda yalı furyası başlamış ve Ayvansaray sahili yalılarla dolmuş.

Ayvansaray henüz tam keşfedilmiş değil. Burada gezerken adım başı mahzen, sarnıç, mezar çıkıyor insanın karşısına. İstanbul bir kumaş gibi farklı pek çok renklerden oluşuyor. Hikayelerin, kültürlerin iç içe geçtiği kadim bir şehir. Ayvansaray da bize bunun çok güzel bir özetini sunuyor adeta.  

Reviews(0)
Doğrulama Kodu : 5511
Kodu Girin